29 Şubat 2012 Çarşamba

neden yazıyorum?

çaresizlikten yazıyorum. gelişen geliştikçe dönüşen toplumun benden arkadaşlarımı çaldığı için yazıyorum. eskiden çay eşliğinde saatlerce süren sohbetlerin yerini bloglar, sosyal paylaşım siteleri aldığı için yazıyorum, 140 karakterle sınıflandırılmış fikirlerin yüzlerce sayfalık kitaplardan daha fazla itibar görmesini sindiremediğim için yazıyorum, internette yapılan bir yorum yüzünden birbirine küsen arkadaşlar yüzünden arkadaşlık kavramına inancımı yitirdiğim için yazıyorum... aslında bu kadar da abartılacak bir şey yok ortada yazıyorum işte ne hissediyorsam onu yazıyorum gönül telimi olumlu veya olumsuz titreten olayları paylaşacak dostlarım olmadığı için yazıyorum. belki de dost diye bir şeyin hiç olmadığına inandığım için yazıyorum... yazıyorum işte nasıl olsa eskisi gibi kalemi tutmaktan elim yorulmayacak hatta kramp girmeyecek eskisi gibi... kalemimin ucunu her dakka açmak zorunda kalmayacağım, kalem açacağımın kalemimin ucunu istemediğim şekilde açtığı için sinirlenmeyeceğim nasıl olsa. 

dedim ya çaresizlikten yazıyorum diye belki de umutsuzluğumdan... her ne ise işte ben de tam bilmiyorum sadece bir şeyler yanlış gidiyor ve ben artık yazmak istiyorum en önemlisi de bu aslında ben bunu istiyorum. bir başkası dedi diye değil kendim istediği için yazıyorum... ama yazmak zordur bu ülke... herkes kendi aklınca bir köşeye koyar seni daha ne demek istediğini anlatamadan meramını paylaşamadan yaftalanırsın hemde hiç beklemediğin kişiler tarafından bir anda... sonra düşünürsün uzun uzun -belki de düşünmezsin- niye insanlar böyle diye en sonunda bütün yollar döner dolaşır "hata acaba bende mi?" demeye başlarsın ve kalemin artık senin değildir. seni sevmelerini istediğin insanlarındır o kalem senin fikirlerin yoktur artık okuyucularının fikirleri vardır ve artık senin yazıların yoktur ortada... belki de bu nedenden dolayı yazıyorum kim bilir? hayatımın hiç bir döneminde salonun en gösterişli tablosu olamadığım içindir belki de? belki de sürekli evin önünde ayakkabıların tozunda boğulmuş bir paspas misali yaşadığımdandır bu arzum... ilk gören herkesin ne kadar güzelmiş dediği fakat sonra bir kere dahi yüzüne bakmadıkları bir paspas. kim bilir? 

saçma sapan fikirlerim var benim o yüzden yazıyorum aslında, iç tutuarsızlığıma bir ayna olarak kelimeleri seçtiğim günden beridir yazıyorum ben aslında. kimsenin okumadığı okuyanın da ikinci cümleden sonra bıraktığı yazıların sahibiyim ben aranızda tanıyan var mı beni? aman cevap verirken aceleci davranmayın lütfen bunu yapmayın istirham ediyorum. hani bu "şu adama okuyanı yok edeni yok niye yazıyor ki boşu boşuna?" dediğiniz yazarlar var ya hani işte ben onların toplamıyım. ve ben de sizin sorunuzu her gün kalemi her elime alışımda aynı soruyu soruyorum "niye yazıyorum ben?" 

peki siz neden okuyorsunuz?